20 ARALIK 2024 TARİHLİ PARTİ MECLİSİ SONUÇ BİLDİGRESİ

YEŞİL SOL PARTİ

PARTİ MECLİSİ TOPLANTISI SONUÇ METNİ

(20 ARALIK 2024)

Yeşil Sol Parti Programında da belirttiğimiz gibi “Devam eden paylaşım ve etki alanı çatışmalarında emperyalist güçler ve onlara eklemlenmeye çalışan kimi devletler, kapitalizmin küresel imparatorluğunun bölgesel muhafızları şeklinde hareket ederek dünya çapında devam eden paylaşım savaşından kendileri lehine azami yarar sağlamak amacıyla saldırgan ve yayılmacı politikalar geliştiriyorlar.”

Dünya ölçeğinde devam eden paylaşım savaşlarının en sıcak ve en dinamik odaklarından biri olan Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler, bölgesel ve küresel güç dizilimini değiştirecek ve yeniden şekillendirecek düzeydedir.

Tüm bu gelişmelerin sonucu olarak, bir yıldan beri İsrail’in saldırgan tutumu ve ardından Aralık ayı başında Suriye’deki silahlı güçlerin tekrar harekete geçirilmesiyle birlikte bir süredir devam eden geçici denge durumu radikal bir şekilde değişti ve hem Suriye’de hem de bölgede yepyeni bir durum ortaya çıktı.

Ortaya çıkan mevcut durumda batılı devletlerin planlamaları belirleyici olmakla birlikte, Türkiye’nin bu sürecin önemli bir parçası olduğu, sonuçta Rusya’nın küresel ve bölgesel düzeyde pozisyon kaybettiği, İran’a yönelik tehditlerin ise en üst düzeye ulaştığı görülmektedir.

Hem Ortadoğu hem de genel olarak dünya, yepyeni gelişmelerin eşiğindedir.

Türkiye’de ise, özellikle yeni yasama yılının başında Bahçeli’nin sembolik adımlarıyla kamuoyuna yansıyan durumdan da anlaşıldığı gibi iktidar, Kürt sorunu konusunda çeşitli arayışlar içine girmiştir. Fakat bunun yanı sıra, yerel yönetimlere ardı ardına atanan kayyımlar, baskının dozunun yükseltilmesi, gözaltı ve tutuklamaların sistematik şekilde sürmesi de bu süreçte hız kaybetmeyen uygulamalar olarak dikkati çekmektedir.

İktidarın (içeriği ve niteliği henüz çok net olmasa da) Kürt sorunu konusunda yöneldiği arayışın bölgedeki konjonktürden bağımsız olmadığı açıktır. Bir yandan içeride arayış içinde olduğuna ilişkin bir algı oluşturmaya çalışan iktidar bloku (devlet aklı), öte yandan Kürtlerin Suriye’deki siyasi ve coğrafi kazanımlarını yok etme niyetini de gizlememektedir.

İktidarın bir yanda çözüm kartını masada tutarken diğer taraftan baskı ve sindirme dozunu yükseltmesi, esas olarak siyaseti etkisizleştirmeye ve demokratik siyaseti felç etmeye yönelik adımlardır. Devlet aklı, kendi hedefleriyle uyumlu hareket edecek ve mevcut sisteme entegresyonda “sorun çıkarmayacak” muhataplar yaratma  veya bu yönde önceden tespit ettiği bazı  “muhataplara” politik ve toplumsal alan açma gayretindedir. Bunun ilk adımı olarak da içerde ve dışarıda demokratik yönetim anlayışına sahip siyasal odakları etkisizleştirmek ve demokratik siyaset odaklarını tasfiye etmek istemektedir.

Türkiye’de genelde temel demokratik hakların korunmasına ve ekolojik tahribatın durdurulmasına dönük mücadeleleri sürdürmeye çalışan solda ve toplumsal muhalefet güçlerinde ise, parçalı, dağınık ve etkisiz bir durum yaşanmaktadır.

Gerek Türkiye, gerek Ortadoğu ve gerekse dünya büyük bir alt üst oluşun kıyısındayken ve tarihsel olarak da radikal değişikliklerin yaşanacağı bir sürecin içine girilmişken ülkede sol- sosyalist-ekolojist siyasetin ve genel olarak sol refleksin güçsüz olması, toplumsal ve siyasal geleceğimiz açısından en önemli sorunlarımızdan biridir.

Tüm bunlardan hareketle yine Parti Programımızda da belirtildiği gibi “Küresel sorunlar karşısında küresel dayanışma ve enternasyonalizmin önemine inanan; kapitalizmin bir kader değil, insanların gücü, isteği ve mücadelesiyle aşılabilir bir düzen olduğunu kapitalizme karşı mücadele ederek gösterecek”yeni bir muhalefet odağına ihtiyaç var.

Parti Meclisimiz, tüm bu değerlendirmeler ışığında önümüzdeki sürece ilişkin mücadele perspektifimizin genel hatlarını şu başlıklar çerçevesinde ortaya koymuştur:

• Başta Suriye olmak üzere Ortadoğu’da yaşayan tüm halkların varlıklarına, iradelerine ve kendi kendilerini yönetme hakkına mutlak saygı duyulmalıdır. Bu bağlamda Kürtlerin yaşadıkları her coğrafyada kendi kaderlerini tayin etme hakkı ve elde ettikleri statüleri koruma istekleri vazgeçilmez ilke olarak görülmelidir.
• Egemenlerin paylaşım savaşına karşı barış politikasını öne çıkarma mücadelesi ısrarla sürdürülmelidir.
• Bugün Türkiye’deki rejim ve mevcut iktidar, uluslararası egemen güçlerin bölgedeki misyonerliğini yapmakta, onların çıkarlarına uygun hareket etmektedir. İş başındaki iktidar blokundan kurtulmanın yanı sıra, rejim için güçlere yedeklenmeden mevcut rejimin değiştirilmesine dönük mücadele, temel bir politik perspektif olmalıdır.
• Türkiye’de ortak demokratik muhalefetin genişletilmesi zorunlu ve önemlidir. Bu nedenle mümkün olabilecek en geniş haliyle bir savunma hattı ve bir mücadele cephesi kurulmalıdır.
• Bir yandan demokratik Kürt siyasetiyle stratejik ittifak sürdürülürken buna paralel olarak yeni bir savunma hattının inşası, mücadele cephesinin canlandırılması ve daha etkili kılınması için yeni bir sol odak oluşturmaya dönük çalışma, en öncelikli güncel politik hedeftir.

Tüm bu değerlendirmeler ışığında Yeşil Sol Parti olarak, ekolojik politik bir perspektifle mücadeleyi yükseltmek, toplumsal muhalefetin güçlendirilmesi için siyasal muhalefetin yeninden örgütlenmesinde üzerine düşen sorumluluğu tereddütsüz olarak yerine getirmek, yeni bir sol odak inşasıyla en geniş anlamda bir mücadele cephesi oluşturmak amacıyla tüm deneyim ve olanaklarını ortaya koymak konusunda kararlığımızı bir kez daha tüm kamuoyuyla paylaşıyoruz.