ATILAN ADIMLAR KARŞISINDA ŞİMDİ TÜM SORUMLULUK HÜKÜMETTE
Süreç kapsamında PKK’nin örgütsel varlığına ve silahlı mücadeleye son vermesi, ardından tüm silahlı güçlerini Türkiye’den çekmesi, Türkiye’de kalıcı barışın gerçekleştirilmesi […]
21 ARALIK 2025/ANKARA
Tarihsel Kırılmanın Eşiğinde Dönüm Noktası
Dünya, Ortadoğu ve Türkiye, tarihsel kırılmaların, hegemonik güç mücadelesinin, ekonomik ve ekolojik çöküntülerin eş zamanlı olarak yaşandığı bir dönemden geçmektedir. Egemen güçler arasındaki rekabetin derinleştiği, iklim krizinin insanlığın varoluşsal bir tehdidine dönüştüğü bu süreçte, Ukrayna’daki savaş dinamiklerinden Akdeniz ve Körfez jeopolitiğine, Çin ile ABD arasındaki rekabetten Orta Asya ve Afrika’daki yeni nüfuz denklemlerine kadar uluslararası politika sahnesi sürekli ve hızlı bir şekilde değişmektedir.
Tüm bunlarla eş zamanlı bir şekilde Ortadoğu’da Suriye, Yemen ve Filistin sahalarında süregelen çatışmalar ve barış arayışları, bölge halklarının kaderini tayin etmektedir. Egemen bloklar arasındaki gerilim, savaş ekonomilerinin meşrulaştırılması ve göç dalgaları, insanlığı derin bir belirsizliğe sürüklemektedir.
Öte yandan ülke ve bölge dinamikleriyle oldukça iç içe bir şekilde ilerleyen ve Kürt sorununun barışçıl çözümüne kapı aralayan süreç de yaşanan tüm gel-gitlere karşın ilerlemeye devam etmektedir.
Küresel ve bölgesel düzeyde böylesine kritik ve sarsıcı gelişmelerin yaşandığı bir dönemde toplanan Yeşil Sol Parti Meclisi, Türkiye halklarının, emekçilerin ve doğa ile barış içinde yaşamak isteyen herkesin yürütmekte olduğu barış demokrasi, emek ve ekoloji mücadelesinde Yeşil Sol Parti’ye düşen görev ve sorumlulukları bir kez daha ve yeniden tespit etmiş, buna ilişkin yol haritasını belirlemiştir.
Barış Süreci, Demokratik Siyaset ve Siyasi Tutsaklar
Türkiye’de devam eden süreç, yıllar süren çatışma ve acıların ardından silahların susmasını ve çatışma ortamının geride bırakılmasını mümkün kılmıştır. Bu durum, demokratik, sivil siyasete yeni bir alan açma potansiyelini açığa çıkarmış ve aynı zamanda baskıcı iktidarın tüm muhalefete karşı sıklıkla ve pervasızca kullandığı “terör” etiketi ile kriminalize etme silahını da elinden almıştır.
Silahların sustuğu bir dönemde, siyasetin önündeki baskıların kaldırılması, ifade özgürlüğünün güvence altına alınması ve demokratik katılımın genişletilmesi hayati önem taşımaktadır. Bu bağlamda, iktidarın demokratik siyasetin önünü açacak adımlar atması, siyasi baskı ve sindirme politikalarına son vermesi gerekmektedir.
Yeşil Sol Parti, süreç içinde cezaevlerindeki siyasi tutsaklara dönük adil ve kapsayıcı bir düzenleme yapılmasının, kayyum uygulamalarına son verilmesinin, uzun süren tutuklu yargılama uygulamasından vazgeçilmesinin, hasta ve yaşlı tutsakların serbest bırakılmasının, cezaevi yönetiminin keyfi kararları ile cezası biten mahkûmların cezalarının uzatılması uygulamasına son verilmesinin ve KHK ile işlerinden edilen kamu emekçilerinin görevlerine iade edilmesinin sürecin güvenilirliğini ve sürdürülebilirliğini artıracak adımlardan bazıları olacağının altını çizmektedir.
Toplumsal ve siyasal muhalefetin de bu süreçte etkin, yaratıcı ve kararlı bir rol üstlenmesi kaçınılmazdır. İktidarını atacağı adımların belirleyici bir etkisi olsa bile barış, yalnızca devlet politikasının konusu değildir. Barış, toplumsal örgütlenme, dayanışma ve kolektif siyasi irade ile inşa edilir. Demokratik siyasetin alanını genişletmek, özgürlüklerin önündeki engelleri kaldırmak için toplumsal ve siyasal muhalefete büyük görevler düşmektedir. Yeşil Sol Parti, bu konuda da üzerine düşeni yapmaya hazırdır.
Barışın Ekolojik Boyutu: Doğayla Barış
Ekolojik krizin kapitalist sistemin yapısal krizinin bir sonucu olduğuna şüphe yoktur. Diğer yandan, savaş söz konusu olduğunda doğa talanının şiddeti ve ölçeği de artmaktadır. Bu nedenle, barış sadece silahların susması değil; aynı zamanda insanla doğa arasında kesintiye uğramış bağın doğru bir şekilde yeniden kurulmasıdır. İklim adaleti, türlerin korunması, su ve toprak haklarının savunulması, ekosistemlerin yeniden canlandırılması, barışın doğal uzantılarıdır. Sadece insan toplumları arasında değil, insan ile doğa arasında sürdürülebilir ve adil bir ilişki tesis etmeden gerçek barıştan söz edilemez.
Ekoloji-politik yaklaşımı programının ve hedeflerinin ana eksenlerinden biri olarak belirlemiş olan Yeşil Sol Parti, ekolojik yıkımın sistemik nedenlerini teşhir ederken, adil, kapsayıcı ve doğa merkezli politikalar geliştirmeyi esas almaktadır. Yeşil Sol, doğa ile barış içinde yaşanacak bir toplumsal modelin demokratik, toplumsal ve ekonomik altyapısını inşa etmeyi hedeflemektedir.
COP31 ve “Halkların İklim Zirvesi”
2026 yılında Türkiye’nin ev sahipliği yapacağı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı COP31, küresel iklim politikasının önemli bir gündemini teşkil edecektir. Devletlerarası müzakere süreçleri, sera gazı azaltımı hedefleri ve iklim finansmanı gibi başlıklar burada tartışılacaktır. Ancak resmi zirve süreçleri kapitalist çıkar odaklı gündemler tarafından daraltılmakta ve ekolojik adalet taleplerini yeterince karşılamamaktadır. Bu nedenle, COP31 sürecine paralel “Halkların İklim Zirvesi” gibi alternatif, tabandan yükselen, emekçilerin, yerel ve yerli halkların, kadın örgütlerinin, gençlerin ve ekoloji hareketlerinin katılımıyla örgütlenecek bir platformun oluşturulması zorunludur. Yeşil Sol Parti bu hazırlıklara destek vermeye ve “Halkların İklim Zirvesi”nin ülkenin ana kurucu gündemlerinden bir tanesi yapmaya hazırdır ve bu konuda aktif rol alacaktır.
Kurucu Siyaset, Sol Odak ve Demokrasi Koalisyonu
Yeşil Sol Parti, “Barış, Demokrasi ve Ekolojik Geçiş İçin Kurucu Siyaset” çalışmalarını kararlılıkla sürdürmektedir. Bu çerçevede İstanbul ve Ankara’da iki ayrı buluşma gerçekleştirilmiştir. Bu buluşmalar güçlü tartışma, fikir üretimi ve toplumsal bağ kurma işlevlerini yerine getirmiştir. Kurucu Siyaset çalışmaları, solun yeniden örgütlenmesine, özgürlükçü demokratik güçlerin bir araya gelmesine ve ortak bir stratejik ufkun tesisine katkı sunmayı amaçlamaktadır.
Bu çalışmalar içinde Sol Odak ve Demokrasi Koalisyonu hedefleri bir kez daha kamuoyu ile paylaşılmış, bu konudaki yaklaşımla ilgili kapsamlı tartışmalar yürütülmüştür. Sol Odak, sosyalist solda yenilenmenin, teorik ve pratik birlikteliğin tartışıldığı, demokratik cumhuriyet, ekonomik haklar ve özgürlükler temelinde yeni bir toplumsal sözleşmenin temellerinin atıldığı bir süreçtir. Türkiye’deki yeni sosyalizm tartışmaları sadece geçmişin mirasını değerlendiren değil, aynı zamanda sağlamcılık karşıtı, ekolojik ve toplumsal cinsiyet eşitlikçi mücadeleyi de kurucu unsurlar olarak kabul eden yeni bir sol perspektifi işaret etmektedir. Bu yaklaşım, reel sosyalizmin deneyimlerinin eleştirisinden süzerek günümüzün acil ihtiyaçlarına yanıt verecek daha kapsayıcı ve mutlaka çoğulcu bir sosyalizm arayışını güçlendirmektedir.
Bugün ülkenin dört bir yanında emekçilerin yürüttüğü irili ufaklı çok sayıda eylem ve direniş devam etmektedir. Sermaye emek ve doğa sömürüsünün dozunu artırdıkça, emek ve ekoloji eksenli direnişler de daha çok yükselmekte ve direniş öznelerinin birbirleri ile kurdukları ilişki daha da güçlenmektedir. Farklı alanlarda sürdürülen direnişler arasındaki kesişimsel ilişkiler dikkati çekmektedir. Örneğin İzmir’deki DİGEL tekstildirenişi, kadın mücadelesi ile emek mücadelesinin iç içe geçtiği somut bir örnektir. Bu direniş, işyerinde eşitsizliklere, baskıya ve sermaye sömürüsüne karşı kadınların öncülüğünde yükselen bir direniş olarak toplumsal cinsiyet eşitliği, emek, ekoloji ve özgürlük mücadelesinin sürekliliğini, toplumsal dayanışmanın, kolektif örgütlenmenin ve politik direncin gücünü göstermektedir.
Doğayı talan eden kapitalist patriarkal düzenin yarattığı toplumsal ve ekolojik yıkıma karşı mücadeleyi bir bütün olarak ele alan Yeşil Sol Parti, tüm alanlarda bu mücadelenin bir parçası, devam ettiricisi ve büyütücü gücü olarak çalışmaya devam edecektir.
Emek, Asgari Ücret ve İnsanca Yaşam Mücadelesi
Emek mücadelesi, Yeşil Sol Parti’nin emek-ekoloji-özgürlük eksenin merkezinde yer alan temel mücadele alanlarından biridir. Bugün Türkiye’de asgari ücret, çalışanların insanca yaşama koşullarını sağlayacak düzeyden uzaktır ve bu nedenle Asgari Ücret İnisiyatifi gibi sivil toplum örgütlenmeleri önemli bir rol üstlenmektedir. Enflasyonun yüksek olduğu, ücretlerin reel alım gücünün düştüğü bir ortamda, asgari ücret tartışmaları sadece ekonomik bir talepten öte bir toplumsal adalet mücadelesine dönüşmektedir. İnşaat, sokak pazarı, hizmet sektörü gibi birçok alanda emekçiler, adil bir yaşam ücreti talebiyle örgütlenmekte ve kamuoyu baskısı oluşturmaktadır. Yeşil Sol Parti, bu inisiyatiflerin içinde güçlü bir şekilde yer almaya devam edecek, emek mücadelesinin yükseltilmesine üzerine düşen görevi sonuna kadar yerine getirecektir.
Halkların Eşitliği, Adalet Ve Onurlu Yaşam İçin Mücadele
Bu tarihsel eşiğin tam ortasında, Yeşil Sol Parti Meclisi’nin tespiti şudur: Barışın açacağı alanı büyütmek ve barışı toplumsallaştırmak, demokratik siyaseti yeniden nefes alır kılmak ve doğayla barışı kurucu bir hatta çevirmek artık ertelenebilir bir “iyi niyet” değil, toplumsal varoluşun asgari koşuludur. Siyasi tutsaklar meselesinden ifade özgürlüğüne, emekçilerin yaşam ücreti talebinden ekolojik yıkıma karşı direnişlere kadar her başlık aynı yerde birleşmektedir: Halkların eşitliği, adalet ve onurlu yaşam.
COP31 sürecinde “Halkların İklim Zirvesi”nin örgütlenmesi, Kurucu Siyaset’in Sol Odak ve Demokrasi Koalisyonu hedefleriyle birlikte büyütülmesi, emek ve kadın mücadelelerinin sahadaki birleşik gücüyle buluşturulması bu yol haritasının somut adımlarıdır.
Yeşil Sol Parti, barışı toplumsallaştıran, demokrasiyi çoğullaştıran, ekolojik geçişi emek ekseninde kuran bu hattın sorumluluğunu üstlenmeye; ülkenin dört bir yanında direnenlerle yan yana, halkların ortak geleceğini kurmak için kararlılıkla çalışmaya devam edecektir.
Süreç kapsamında PKK’nin örgütsel varlığına ve silahlı mücadeleye son vermesi, ardından tüm silahlı güçlerini Türkiye’den çekmesi, Türkiye’de kalıcı barışın gerçekleştirilmesi […]
Hızla değişen dünya, bölge ve ülke koşulları durumu yeniden analiz etmeyi ve buna uygun çözümlemeler yapmayı zorunlu kılıyor. Yeşil Sol […]
“Doğayla barışmadan kalıcı barış sağlanamaz” diyen 86 ekoloji örgütü, sendika, inisiyatif ve platformun hazırladığı Doğayla da Barış başlıklı rapor bugün […]
Silahlanma ve savaşlar yükselirken ekolojik yağma hız kazanıyor! Şiddetlenen paylaşım savaşının yanı sıra dünya genelinde devam eden otoriterleşme eğilimleri ve […]