
BASINA VE KAMUOYUNA:
Yaşamı Savunuyoruz: Doğayı Şirketlere ve Sermayeye Teslim Etmenize İzin Vermeyeceğiz! Yaşamı Savunuyoruz: İktidar, Meclis gündemine getirdiği yeni bir torba yasayla […]
15 HAZİRAN 2025-ANKARA
Yeşil Sol Parti, paylaşım savaşının şiddetlendiği, emperyalist kapitalist sermayenin ve onun bölgesel koruyucularının savaşı tırmandırdığı, bölgemizde çatışmaların doruk noktasına ulaştığı bir dönemde gerçekleştirdiği Parti Meclisi toplantısında Türkiye’nin ve dünyanın içinden geçtiği süreci değerlendirmiştir.
15-16 Haziran büyük işçi direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiğimiz toplantımızda, 55 yıl önce “Gücümüz Birliğimizden Gelir” diyerek tarihi ve hayatı yaratan emekçilerin mücadelesinin bugüne ve geleceğe ışık tuttuğunun bir kez daha altını çiziyoruz.
Küresel egemen güçlerin sürdürdüğü paylaşım savaşının en sıcak odağı olan Ortadoğu’da çatışmalar şiddetlenirken, İsrail’in İran’a karşı gerçekleştirdiği saldırıyla savaş bir üst boyuta taşınmıştır. 7 Ekim 2023’ten bu yana şiddetlenerek devam eden İsrail saldırganlığı bölgeye kan ve yıkımdan başka bir şey getirmemiş, büyüyen savaş bölge halklarını yüz yıllardır yaşadıkları topraklarda ölümle, açlıkla, yoksullukla ve göçle karşı karşıya bırakmıştır.
Yeşil Sol Parti, küresel egemen güçlerin sürdürdüğü paylaşım savaşında hiçbir egemen gücün tarafında veya yanında değil, açık ve net bir şekilde bu savaşın karşısında olmayı; savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı, işgale ve sömürüye karşı eşit, adil ve ekolojik bir dünyayı savunarak halkların yanında yer almayı tarihsel bir sorumluluk olarak görmektedir.
Bugün Türkiye’deki iktidar bloku İsrail karşıtı tüm söylemlerinin aksine Ortadoğu’daki İsrail saldırganlığına karşı tutumunda samimiyetsiz ve tutarsız davranmaktadır. Filistin halkının katledilmesi ve topraklarının işgali karşısında ikiyüzlü bir aldatıcılıkla hareket eden iktidar, İsrail’in savaş politikalarının sürdürülebilir olmasına yarayacak açık ve örtülü desteğini bugün de sürdürmektedir.
Sözde Filistin’den yana olduğunu söylerken aslında İsrail’in saldırgan politikalarını kolaylaştıran AKP-MHP iktidarı, aynı tutarsız ve ikiyüzlü politikasını içeride de toplumsal barışın gerçekleştirilmesi ve ülkenin demokratikleştirilmesi konusunda sergilemektedir. İktidar bir yanda ‘toplumsal barış’ ve ‘demokratikleşme’ vadeden söylemle hareket ederken diğer taraftan en temel demokratik hakların kullanılmasına karşı hayata geçirdiği faşizan ve otoriter tutumuyla ülkede diktatörlüğün kurumsallaşmasına hız vermektedir. Bugün, Türkiye’de toplumsal barışın ve ülkenin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engel AKP-MHP iktidarı ve onun kurumsallaştırmaya çalıştığı baskı rejimidir.
Yeşil Sol Parti halkların eşitlik, özgürlük ve güven içinde yaşayacağı onurlu ve kalıcı bir barışın tarafındadır ancak devam eden ve bir türlü adı konulamamış olan süreç, sermayeyle ve onun iktidarıyla mücadelenin nihayete erdiği değil, bu mücadelede başka ve yeni bir aşamanın başlangıcında olduğumuz anlamına gelmektedir. Silahların devreden çıkması hiç kuşkusuz demokratik mücadele zeminlerinin güçlenmesine olanak sağlayacaktır. Ancak beklenen hiçbir olumlu sonucun kendiliğinden ve gelişmelerin zorunlu bir sonucu olarak gerçekleşmeyeceği; bunun ancak bu amaçlar için mücadele edilerek elde edilebileceği unutulmamalıdır.
Yeşil Sol Parti olarak toplumsal barışın sağlanması yolunda üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmek üzere çaba harcarken, aynı zamanda eşitlik, özgürlük, demokrasi ve ekoloji mücadelesini yükselterek devam ettirilmek için tüm gücümüzle seferber olacağız.
Bölgesel ve hatta küresel bir alt üst oluş süreci yaşanırken Türkiye’de toplumsal barışın gerçekleştirilme olasılığını sabote eden iktidar uygulamaları giderek hız kazanmaktadır. Geçmişte Kürt halkının iradesine karşı gerçekleştirilen darbeler, son dönemde ana muhalefet belediyelerini hedef almış; araçsallaştırılan yargı ve devletin yönetim-kolluk aygıtları eliyle milyonlarca yurttaşın siyasi iradesine karşı bir iktidar darbesi uygulamaya konmuştur. Belediyelere karşı gerçekleştirdiği operasyonlarla iktidar bir “sürekli darbe” rejimini kesintisiz şekilde sürdürmeyi amaçlamaktadır. Böylece demokratik araçları kullanarak iktidarı zorlayabileceği düşünülen tüm siyasi özneler, hukuksuz ve anti demokratik yöntemler kullanılarak çözülmek ve etkisizleştirilmek istenmektedir.
Başta Aleviler olmak üzere baskıya, asimilasyona ve ayrımcılığa uğrayan inanç grupları, her geçen gün daha da güvencesizleştirilen, örgütlenme özgürlükleri ellerinden alınan emekçiler, emeğiyle yaşamı var eden ve yıllardır özlük ve ekonomik hakları gasp edilen kamu emekçileri, yaşadıkları ağır sorunların giderilmesi yolunda hiçbir adım atılmayan KHK mağdurları, katledilen ve eril sistemin baskıları karşısında ezilen, emekleri değersizleştirilerek sömürülen kadınlar, geleceksizleştirilmiş gençler, iktidar tarafından yok sayılan ve neredeyse ortadan kaldırılmak istenen, buna koşut olarak nefret suçlarının hedefi olan LGBT+’lar ve daha birçok toplum kesimi için adalete duyulan ihtiyaç her gün daha çok artmakta, adalet mücadelesi daha da elzem hale gelmektedir.
Yakın bir geçmişte çıkarılan yasayla hayvan katliamı yasal örtü altına gizlenirken, ülkenin her bir karışını sermayeye ve şirketlere peşkeş çeken bir doğa katliamı seferberliği de tüm hızıyla devam etmektedir. Fosil yakıtlardan çıkış için bir yol haritası ilan edilmezken ‘İklim Kanunu’ adı altında çıkarılmak istenen, fakat asıl amacı sermayenin ve şirketlerin beklentilerini karşılamak üzere emisyon ticaretini düzenlemek olan, doğayı tahrip edenlere yasal örtü oluşturan kanun teklifi bir süre önce Meclis Genel Kurulundan geri çekilmişti. Yeşil Sol Parti, emisyon kanunu yerine Halkın İklim Kanununu savunmak üzere seferber olacağını bir kez daha tüm kamuoyuna ilan etmektedir.
Sermayenin hizmetindeki iktidar, doğaya, doğal yaşam alanlarına karşı yağma ve talan düzeninde çıtayı her gün daha da yukarı taşımaktadır. Şirketler, maden, çevre ve enerji mevzuatında köklü deregülasyonlar getiren yeni yasa tasarılarıyla, kâr ve para hırsı uğruna doğayı metalaştırmak için geniş çaplı bir hazırlık yapmaktadırlar. İktidar bloku demokrasiye, halka, doğaya, hukuka ve adalete karşı topyekûn bir saldırıya geçmiş durumdadır. Bu büyük saldırıya karşı büyük bir direniş gösterilmedikçe; insanı, diğer tüm canlıları ve doğayı hedef alan bu sistem durdurulmadıkça yarınımızın dünden ve bugünden çok daha kötü olacağı açıktır.
Yeşil Sol Parti, topyekûn saldırı karşısında büyük direnişin bir parçası olmak üzere Büyük Konferans ve Kongresinde çizdiği çerçevede geleceği örgütlemek amacıyla ihtiyaç duyulan Sol Odağı inşa etmeyi ve her gün daha da saldırganlaşan diktatörlük karşısında en geniş toplumsal tabanı esas alan Demokrasi Koalisyonunun kurulması yolunda mücadele etmeyi temel ve öncelikli görevleri arasında görmektedir.
Halktan, emekten, demokrasiden, doğadan ve yaşamdan yana olan tüm muhalefet güçlerine, ortak ve birleşik mücadeleyi büyütmek, bu mücadelenin araçlarını inşa etmek ve direnişi yükseltmek için “birlikte değiştirelim” çağrısı yapıyoruz.
Yaşamı Savunuyoruz: Doğayı Şirketlere ve Sermayeye Teslim Etmenize İzin Vermeyeceğiz! Yaşamı Savunuyoruz: İktidar, Meclis gündemine getirdiği yeni bir torba yasayla […]
Bugün, 5 Haziran Dünya Çevre Günü. Ancak kutlanacak bir doğa, nefes alacak bir atmosfer, korunacak bir ekosistem gün geçtikçe elimizden […]
Yeşil Sol Parti olarak, sistem krizinin derinleştiği, savaşların, ekolojik yıkımın yayıldığı ve demokratik alanın daraldığı tarihsel bir eşikte gerçekleştirdiğimiz Büyük […]
Türkiye’de doğanın, emekçilerin, kadınların, gençlerin, çocukların ve hayvanların haklarını savunan; eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi kavgası yürüten bizler, bugün mücadelenin […]